Geçmişten günümüze birçok fikir insanları ve tarihçiler tarih bilimi hakkında çeşitli tanım ve yorumlar yapmışlardır:
Heredot: Tarih, insanların ve insan topluluklarının başlarından geçenleri kaydetme yoluyla edinilen bilgidir.
Leopold von Ranke: Gerçeğin ne olduğu belgelerde saklıdır ve gerçek ancak belgelerin eleştirisiyle ortaya çıkar. Belge yoksa tarih de yoktur.
Edward H. Carr: Tarihçi ile olgular arasında kesintisiz karşılıklı bir etkileşim süreci, bugün ile geçmiş arasında bitmez bir diyalogdur.
İbn-i Haldun: Tarih, gerçeği araştırmak ve olayların sebeplerini bulup ortaya koymaktır. Olayların ilkeleri incedir, nitelik ve sebepleri hakkındaki bilgi derindir.
Ahmet Cevdet Paşa: Tarih bir olayın sadece filan tarihte olduğunu bilmek değil, geçmişte meydana gelen olayları değerlendirmek ve bu olaylardan ders almaktır. Halil İnalcık: Gerçek bir tarih için kaynaklara gitmek, kaynakları iyi tenkit edip değerlendirmek gerekir.
Bu değerlendirmelerden yararlanarak tarih bilimi hakkında şu tanımı yapabiliriz:
Tarih, insan topluluklarının geçmişteki yaşayışlarını (boy, klan, beylik, devlet, inanç, kültür, sanat anlayışları), birbirleriyle ilişkilerini (savaş, barış, kültürel etkileşim, ticari etkinlikler), neden – sonuç ilişkisi içerisinde (olayların birbiri üzerindeki etkileri) yer ve zaman göstererek, belgeler ışığında objektif (yansız) olarak inceleyen sosyal bir bilimdir.
Tarih kelimesi dilimize Arapçadan girmiştir. “Ay, zaman” anlamına gelen bir fiilden türeyen tarih kelimesi bir yandan “bir olayın meydana geliş zamanını belirlemek”, bir yandan da “anlatmak, nakletmek, hikaye etmek” anlamlarına gelmektedir. Tarih kelimesi Batı dillerine ise “bildirme, haber alma yoluyla bilgi edinme” anlamlarına gelen Grekçe “İstoria, İstorien” kelimesinden geçmiştir.