Kategoriler: 9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı, Tiyatro, Türk Dili ve Edebiyatı
  • Tiyatro, eski Yunan’da “seyircilerin oturduğu yer” anlamına gelir. Tiyatro, bir öyküyü, sahne olarak ayrılmış yerde, oyuncuların söz ve eylemleriyle canlandırma sanatıdır. Tiyatro, doğuşundan itibaren hem bir söz sanatı hem de bir canlandırma sanatıdır. Tiyatro ayrıca eskiden trajedi, komedi, dram, vodvil gibi ayrı ayrı isimlerle anılan eserlerin oynandığı yere verilen genel addır. Tiyatro trajedi, komedi, dram, vodvil gibi türleri sahnede oynayan gruplar için de kullanılmıştır. Tiyatro için “oyun” ve “piyes” sözcükleri de kullanılmaktadır.
  • Tiyatro, “olay çevresinde gelişen metinler” arasında yer almaktadır. Sahnede oynanmak için yazılan eserlere genel olarak “dramatik metin” denir. Tiyatro, ayrıca “göstermeye bağlı metin” olarak adlandırılır. Dramatik metinlerin merkezinde olay ve olaya katılan kişiler vardır.
  • Klasik bir oyun düzeninde serim, düğüm ve çözüm sıralaması vardır. Fakat modern tiyatro oyunlarında genellikle bu türden bir akıştan söz edilemez. Serim bölümünde, olaya katılan kişilerin özellikleri, kimlikleri, olayla ilgileri ve konu hakkında bilgi verilir. Düğüm bölümünde, kişiler arasındaki çatışma ortaya konulur ve okuyucuda / izleyicide merak duygusu uyandırılır. Çözüm bölümünde, çatışma, sorunlar ve merak duygusu bir sonuca bağlanır.
  • Dramatik eserler, perde ve sahnelere ayrılır. Oyun içindeki ana bölümlerden her birine “perde” adı verilir. Perdenin içinde yer alan ve kişilerin sahneye girip çıkışıyla değişen küçük bölümlere “sahne” denir. Sahne, perdenin alt bölümüdür. Türk edebiyatında “sahne” sözcüğü yerine “fıkra” ve “meclis” sözcükleri de kullanılmıştır.
  • Tiyatro, ilk insanların yaşamında büyü, inanç, dans ve şiirin birleştiği bir eylem; gerçekten ya da hayal edilenlere dair bir canlandırma, bu performansı sergileyenlerin ve izleyenlerin katılmasıyla oluşan bir etkinliktir başlangıçta. Giderek inançsal ve büyüsel etki azalmış, sözün ve eylemin etkinliği artmış ve tiyatro bugüne hem yazıya dayanan bir tür hem de bir sahne sanatı olarak gelmiştir. O nedenle tiyatro diğer yazınsal türlerden farklı olarak yazıyı ve sözü olduğu kadar eylemi de içerir ve yine diğer türlerden farklı olarak, yaratıcısı kadar izleyicisini de kapsar. Yani metin olarak okunduğunda diğer türler gibidir ama sahnede sergilendiğinde varlığı, anlamı ve işlevi izleyicisine bağlıdır.
  • Roman ve öyküyle tiyatro arasındaki önemli bir fark da, tiyatroda betimlemenin yerine göstermenin egemen olmasıdır. Yani bir romanda ya da öyküde temel anlatım biçimlerinden biri olan betimleme, tiyatro oyununda mekânı ya da kişiyi sadece ana hatlarıyla belirleyici bir çerçevededir. Olaylar, sorunlar, durumlar ve kişiler daima eylem halinde yansır okura ve izleyiciye. Bu sayede okur, sorun, kişi ya da olay hakkında kendisi karar verir.
  • Tiyatroda dramatik dil hâkimdir. Çünkü tiyatro eseri sadece okunmak için değil, aynı zamanda oynanmak için yazılır. Bu da onun dilini diğer yazınsal türlerin dillerinden ayırır. Tiyatro oyununda, sıradan ve günlük bir konuşma bile oyunun temelindeki dramatik gerilimi yansıtmanın en güçlü aracıdır; hiçbir konuşma amaçsız, alelade, işlevsiz değildir. Çünkü tiyatro türünün temel anlatım biçimi, konuşmadır; bu bazen iki kişilik bir konuşma yani diyalog, bazen de tek başına/kendi kendine bir konuşma yani monolog halindedir.
  • Tiyatro, ilk önce “trajedi” ve “komedi” olmak üzere iki kolda gelişmiştir. Daha sonra 19. yüzyılda romantizmin etkisiyle dram türü ortaya çıkmıştır. 20. yüzyılda ise “absürt tiyatro”, “epik tiyatro” gibi türler ortaya çıkmıştır.
  • Türk edebiyatında tiyatro, “geleneksel tiyatro” ve “modern tiyatro” olmak üzere ikiye ayrılır. Geleneksel tiyatro “orta oyunu”, “gölge oyunu” (Karagöz), “meddahlık”, “köy seyirlik oyunları” gibi türlerden oluşur. Modern tiyatro, Tanzimat Dönemi’nde başlamıştır. Batılı (modern) anlamda ilk tiyatro Şinasi’nin Şair Evlenmesi adlı eseri kabul edilir. Şinasi dışında Tanzimat Dönem’inde Abdülhak Hamid Tarhan, Namık Kemal, Recaizade Mahmut Ekrem, Ahmet Mithat Efendi tiyatro türünde eser vermişlerdir. Ahmet Vefik Paşa ise Moliere’in tiyatro oyunlarını çevirmiş ve uyarlamıştır. Millî Edebiyat’ta Musahipzade Celal ile İbnürrefik ön plana çıkmıştır. Cumhuriyet Dönemi’nde Orhan Asena, Turan Oflazoğlu, Haldun Taner, Refik Erduran, Güngör Dilmen, Recep Bilginer, Ahmet Kutsi Tecer, Necip Fazıl Kısakürek, Başar Sabuncu gibi isimler ön plana çıkmıştır.



] }


Liselere Giriş Sınavı (LGS)
5 Haziran 2022 Pazar

Temel Yeterlilik Sınavı (TYT)
18 Haziran 2022 Cumartesi

Alan Yeterlilik Sınavı (AYT)
19 Haziran 2022 Pazar