HÜCRE VE HÜCRE TEORİSİ
- Hücre canlının temel birimidir.
- Tüm canlılar hücre veya hücrelerden oluşurlar.
- Hücreler gözle görülemeyecek büyüklüktedirler.
- Hücrenin tam anlamıyla keşfi mikroskobun icadı ile olmuştur.
- 17. yüzyılda Leuuwenhoek tarafından “ışık mikroskobu” geliştirilmiştir.
- Mikroskobun icadı ile Robert Hooke 1665 yılında ölü mantar dokusu içinde içi boş odacıklar olduğunu görmüş ve bu odacıklara “HÜCRE” adını vermiştir.
- Hücrelerin incelenmesinde önce ışık mikroskobu kullanılmıştır. Ancak ışık mikroskobu incelenen materyali yaklaşık olarak 1000 kat büyütebilir. Bu nedenle hücreler gözlenmiştir ama hücre içinde bulunan organeller gözlenememiştir.
- 1950’li yıllarda “elektron mikroskobu” icat edilmiştir. Elektron mikroskobunun icadı ile görüntü birkaç milyon kez büyütülmüştür.
Hücre Teorisi
Mathias Schleiden, Thedor Schwann ve Rudolph Wirchow “hücre teorisini” ortaya atmışlardır.
Hücre teorisine göre;
- Bütün canlılar bir veya birden çok hücreden oluşmuştur.
- Hücre; canlıların temel, yapısal ve fonksiyonel birimidir.
- Hücreler, daha önce olan bir hücrenin bölünmesi ile oluşur.
- Teknolojinin gelişmesi ile bu teoriye iki madde daha eklenmiştir:
* Hücre kalıtım materyalleri bulundurur ve ana hücrede bulunan bu materyaller yavru hücrelere de aktarılır.
* Metabolik reaksiyonların gerçekleştiği yer hücredir.
Hücrenin Yapısı
HÜCRE ZARI
- Bütün hücrelerde bulunur.
- Esnektir, hücreyi dağılmaktan korur.
- Hücreye şekil verir ve hücreyi dış etkilerden korur.
- Hücre zarının yapısı 1900’Iü yıllarda açıklanmaya çalışılmıştır.
- 1972’de SJ. Singer ve G. Nicholson tarafından “akıcı mozaik zar modeli” geliştirilmiştir.
Akıcı mozaik zar modelinde;
- Hücre zarı protein, karbonhidrat ve lipit moleküllerinden meydana gelmiştir.
- Lipitler çift tabakalı ve hareketlidir.
- Hücre zarında bulunan lipit çeşidi fosfolipitlerdir.
NOT:
- Fosfolipitlerin hidrofilik (suyu seven) baş kısımları su ile temas ederler ancak hidrofobik (suyu sevmeyen) kuyruk kısımları suya temas etmez. Bu yüzden iki fosfolipit tabakası arasında su bulunmaz.
- Proteinler fosfolipit tabakalarının yüzeyinde veya arasında kısmen ya da tamamen gömülü olarak bulunur.
- Proteinler yüzey ve iç proteinleri olarak iki gruba ayrılır.
- İç proteinler zarın iki yanında, açık kısımlar bulunduracak şekilde lipit tabakalar arasında kanallar oluşturur. Bu proteinlere “kanal proteini” adı verilir.
- Kanal proteinleri hücrenin madde alışverişinde görevlidir.
- Karbonhidratlar proteinlere bağlanarak glikoproteinleri, lipitlere bağlanarak glikolipitleri oluşturur.
- Glikoproteinlerin ve glikolipitlerin sayısı, dağılımı hücreden hücreye değişir.
Glikoproteinler;
* hücrelerin birbirini tanımasında,
* hücre zarının seçici geçirgenliğinde,
* hormonların tanınıp hücreye alınmasında görev yapar.
- Hücre zarı molekülleri seçer sonra geçirir. Yani seçici geçirgendir.
- Bazı molekülleri geçirirken, bazılarını geçirmez. Bu sayede madde alış verişini denetler.
Hücre zarından;
* Küçük moleküller (oksijen, sodyum gibi),
* Yağda çözünen maddeler (A, D, E, K vitaminleri),
* Yağı çözen maddeler (alkol, eter, kloroform gibi),
* Nötr maddeler,
* Negatif iyonlar,
daha kolay geçer.
- Hücreler canlılıklarını sürdürebilmek, metabolik faaliyetlerini devam ettirebilmek için hücre zarından sürekli olarak madde geçişi yaparlar.
- Metabolik faaliyet sonucu oluşan atık maddeleri de dış ortama atarlar.
- Küçük moleküllerin hücre zarında taşınması hücrenin ATP harcayıp harcamamasına göre pasif ve aktif taşıma olarak ikiye ayrılır.
- Büyük moleküllerin geçişi sırasında ATP harcanır.
- Büyük moleküller hücre içine (endositoz) veya hücre dışına (ekzositoz) geçebilirler.