Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Osmanlı Hukuk Sistemindeki Düzenlemeler 11.Sınıf


Kategoriler: 11. Sınıf Tarih, Tarih

Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Osmanlı Hukuk Sistemindeki Düzenlemeler

Tanzimat Fermanı ile ilk kez bir Osmanlı padişahı (I. Abdülmecid) kendi isteğiyle yetkilerini sınırlandırmıştır. Bu, demokratikleşme yönünde atılan en büyük adımlardan biridir. I. Abdülmecid, o zamana kadar padişaha ait olan ceza verme yetkisini bağımsız mahkemelere bırakmıştır. “Kanunsuz suç veya ceza verilmez.” ilkesi kabul edildi. Tanzimat Fermanı’nda yer alan “Kimse yargılanmadan cezalandırılmayacak.” maddesiyle birlikte ilk kez hukukun üstünlüğü kabul edilmiş oldu.

Islahat Fermanı ile gayrimüslim ahalinin hakları genişletilerek Müslümanlarla eşit hale gelmişlerdir. Bu durum hukuk devleti olma açısından önemli bir gelişmeydi ancak gayrimüslimlere ve yabancılara yargılama bakımından tanınan ayrıcalıklar hukuk birliğini bozmuştur.

Tanzimat Fermanı sonrası Avrupa örnek alınarak hukuk alanında yeniliklere gidilmiştir. Bu dönemde hukuk alanında özellikle Fransa örnek alınmıştır. Bir taraftan İslam hukuku uygulanırken diğer taraftan Avrupa hukuku uygulamaya konmuş, hukukta birlik sağlanamamıştır. Bu dönem hukuk alanındaki yenilikler şöyle sıralanabilir:

Osmanlı Devleti’nde yasama (kanunları hazırlama işi) kurumu Divanı Hümayundu. Bu dönemde sırasıyla Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliye, Meclis-i Ali-i Tanzimat, Meclis-i Ahkâmı Adliye, Şura-yı Devlet, Kanun-i Esasi’nin verdiği yetkiyle padişah, 1908 yılından itibaren de Meclis-i Mebusan yasama görevini yürütmüştür.

1840’ta Ceza Kanunu çıkarıldı. Zaman içerisinde bu kanunda çeşitli değişiklikler yapıldı ve 1926 yılına kadar yürürlükte kaldı.

1850’de Ticaret Kanunu çıkarıldı. Süreç içerisinde çeşitli ekleme ve düzenlemelerle 1926 yılına kadar kullanıldı.

1861’de Ticaret Yargılama Usulü Kanunu ve 1863’te de Deniz Ticareti Kanunu çıkarıldı.

1858 yılında Arazi Kanunnamesi çıkarıldı.

1876’da Mecelle-i Ahkam—ı Adliye (Mecelle) adı ile ilk Osmanlı medeni kanununu hazırladı. Bu medeni kanunda aile hukuku (evlenme—boşanma-miras) yer almamıştır.

1917’de Hukuk-ı Aile Kararnamesinin hazırlanmasıyla aile hukukundaki boşluk tamamlanmaya çalışılmıştır.

Tanzimat Dönemi’nde faaliyet gösteren beş mahkeme türü vardır. Bunlar: yeni düzenlemeyle kurulan Ticaret ve Nizamiye Mahkemeleri (Nizamiye Mahkemeleri, Osmanlı vatandaşları ile yabancıların davalarına bakan karma mahkemelerdir.) ile klasik Osmanlı hukuk sisteminde bulunan Şeri, (Müslümanların davalarına bakar) Cemaat (gayrimüslimlerin davalarına bakar) ve konsolosluk (kapitülasyonla ayrıcalık elde eden yabancıların davalarına bakar) mahkemeleridir.

1848 yılında yerli ve yabancı tüccarlar arasındaki davalara bakmak üzere Karma Ticaret Mahkemeleri kuruldu.

İlk kez 1869’da basit bir Hukuk Mektebi kuruldu. Hukuk Mektebi 1900 yılında “Darü’l—Fünün” (üniversite) kurulunca onun içinde yer aldı.

1879 yılında savcılık kurumu Osmanlı adli teşkilatında oluşturuldu. Modern anlamda avukatlık ve noterlik sistemi kuruldu.

Kadı vekillerinin yetiştirilmesi için “Muallimhane-i Nüvvâb” açıldı. Daha sonra da “Medresetü’l- Küzat (Kadılık Yüksek okulu)” faaliyete geçti.

1914 yılında Osmanlı Devleti I. Dünya Savaşına girerken kapitülasyonları tek taraflı olarak kaldırınca Konsolosluk Mahkemeleri kapatılmış, 1926 yılında Medeni Kanununun kabulüyle de Cemaat Mahkemeleri’ne son verilmiştir.

Meşrutiyet yönetimine geçişimizi sağlayan Kanunuesasiyle (1876 Anayasası) ilgili daha önce kısaca bilgi vermiştik. Burada anayasanın hukuki yönlerini belirtmek yerinde olacaktır. Bu anayasa ile yargı bağımsızlığı kabul edilmiş, bu yetkinin yalnızca Şer’iye ve Nizamiye Mahkemelerine ait olduğu belirtilmiştir. Ayrıca yargıçların işlerine son verilemeyeceği vurgulanarak yargı bağımsızlığı sağlamlaştırılmaya çalışılmıştır.

Kanuni Esasi’de toplantı ve dernek kurma dışındaki tüm hürriyetler Osmanlı halkına tanındı. Anayasanın 113. maddesi devlete karşı suç işleyenlerin padişah tarafından sürgüne gönderilebileceğini belirtiyordu. Bu durum “Kanunsuz suç ve ceza olmaz. Yargılamasız kimse cezalandırılmaz.” ilkelerine aykırıydı.

1909 yılında Kanuni Esasi’de önemli değişiklikler yapılmıştır. Buna göre padişahın yetkileri sınırlandırılırken meclisin yetkileri artırılmıştır. Padişahın meclisi açma-kapatma, antlaşmaları onaylama, sürgüne gönderme yetkileri elinden alındı. Meclis-i Mebusan’a güvensizlik oyu vererek hükümeti düşürebilme yetkisi verildi. Böylece daha demokratik bir parlamenter sistem kurulmuş oldu.



] }


Liselere Giriş Sınavı (LGS)
5 Haziran 2022 Pazar

Temel Yeterlilik Sınavı (TYT)
18 Haziran 2022 Cumartesi

Alan Yeterlilik Sınavı (AYT)
19 Haziran 2022 Pazar