Denetleyici ve Düzenleyici Sistemler 6.Sınıf Fen Bilimleri


Kategoriler: 6. Sınıf Fen Bilimleri, Fen Bilimleri

DENETLEYİCİ VE DÜZENLEYİCİ SİSTEMLER

Vücudumuzda bulunan farklı sistemlerde bir dakika içinde çok sayıda olay gerçekleşir. Farklı özellikteki bu olaylar birbirine bağımlı olarak meydana gelir. Vücudumuzdaki tüm sistemlerin çalışmasını düzenleyen, birbiriyle uyumlu ve sorunsuz olarak çalışmasını sağlayan ve çalışmasını denetleyen sisteme denetleyici ve düzenleyici istem denir. Denetleyici ve düzenleyici sistem, sinir sistemi ve iç salgı bezlerinden oluşur.

SİNİR SİSTEMİ

Sinir sistemimiz vücudumuzdan ve çevreden aldığı bilgileri değerlendirir, bunlara uygun cevaplar oluşturur, böylece vücudumuzun düzenli ve uyumlu bir şekilde çalışmasını sağlar.

Sinir sistemini oluşturan yapıya nöron (sinir hücresi) adı verilir. Nöronlar uç uca birleşir ve vücudumuzu en uç noktasına kadar bir ağ gibi sarar. Sinir sistemi merkezi sinir sistemi ve çevresel sinir sistemi olmak üzere iki bölümden oluşur.

MERKEZİ SİNİR SİSTEMİ

Organların yönetimini ve denetimini sağlayan sistem sinir sistemidir. Merkezî sinir sistemi beyin ve omurilikten oluşur. Beyincik ve omurilik soğanı beynin bölümleridir.

BEYİN

Kafatası içerisinde bulunur. Kafatası içerisindeki en büyük sinir sistemi organıdır. Beyin iki yarım küreden oluşmuş girintili çıkıntılı bir yapıya sahiptir. Beyin ile kafatası arasında yer alan zar beyni, darbeden korur. Beynin görevleri aşağıdaki gibi sıralanabilir.

  • Duyu organlarından gelen bilgileri değerlendirir.
  • Konuşma ve istemli hareketlerin oluşmasını sağlar.
  • Vücut sıcaklığını ve kan basıncını düzenler.
  • Acıkma, susama, uyku durumlarını düzenler.
  • Hormonların salgılanma zamanını belirler.
  • Vücudun su miktarını ayarlar.
  • Öğrenme, düşünme, hafıza, hayal kurma gibi etkinlikleri düzenler.

BEYİNCİK

Kafatasının arka alt kısmında yer alır. Beyinden küçüktür ancak yapı bakımından beyne benzer. Beyincik; beyin, iç kulak ve iskelet kaslarıyla bağlantılıdır. Beyincik insanlarda ortalama 1 – 1,5 yaşlarında gelişimini tamamlar. Yeni doğan bir bebeğin yürüyememesinin nedeni beyinciğinin gelişimini tamamlamamasıdır. Beyinciğin görevleri aşağıdaki gibi sıralanabilir.

  • Vücudun hareket ve dengesini sağlar.
  • Kas hareketlerimizin düzenli olmasını sağlar.

OMURİLİK SOĞANI

Boynun üst kısmında yer alır. Soğana benzemektedir ve yüzeyi düzdür. İsteğimiz dışında çalışan iç organları kontrol eder. Zedelenen omurilik soğanı, solunum ve kalp atışının durmasına yani ölüme neden olur. Omurilik soğanının görevleri aşağıdaki gibi sıralanabilir.

  • Solunum, dolaşım, boşaltım ve sindirim sisteminin çalışmasını düzenler.
  • Nefes alma, yutma, öksürme, çiğneme, hapşırma ve kusma gibi olayları kontrol eder.

OMURİLİK

Tüm omurga boyunca yer alır ve kuyruk sokumuna kadar uzanır. Sinir kordonundan oluşan bir yapıdır, yüzeyi düzdür. Vücut organları ile kafatası organları arasındaki ilişkiyi sağlar. Omuriliğin görevleri aşağıdaki gibi sıralanabilir.

  • Refleks davranışlarının oluşumunu düzenler.
  • Organlar ile beyin arasında bilgi iletimini sağlar.

REFLEKSLER

Vücudumuz bazı olaylara hiç düşünmeden ve çok hızlı bir şekilde tepki verir. Örneğin, vücut sıcaklığımız biraz yükselince terlemeye başlarız. Loş bir ortama girdiğimizde göz bebeklerimiz hemen büyürken, ışığa bakınca aniden küçülür. Gözümüze doğru gelen bir cisim karşısında gözlerimizi farkında olmadan kapatırız. Bu hareketler istemimiz dışında gerçekleşir.

Vücudun ışık, ses ve sıcaklık gibi bazı uyarılara karşı ani ve istemsiz tepki göstermesine refleks denir. Refleksler vücudun kendini korumasını sağlar. Refleksler doğuştan kazanılan (kalıtsal) refleks ve sonradan kazanılan (şartlı) refleks olmak üzere iki gruba ayrılabilir.

Doğuştan kazanılan refleksler nesilden nesile aktarılır. Her insanda aynı şekilde bulunur. Aşağıda kalıtsal reflekslere bazı örnekler verilmiştir.

Doğuştan Kazanılan (Kalıtsal) Refleksler

  • İğne batan elin geri çekilmesi
  • Yeni doğan bebeğin emme hareketi
  • Yüksek sesten irkilme
  • Göz bebeğinin fazla ışıkta küçülüp, az ışıkta büyümesi
  • Diz kapağının altına vurulursa bacağın öne doğru fırlaması
  • Mum alevinden yanan elin geri çekilmesi

Sonradan Kazanılan (Şartlı) Refleksler

Sonradan kazanılan refleksler doğumdan sonra deneyimlerle kazanılır. Sık tekrarlanan davranışlar alışkanlık hâline gelir. Aşağıda şartlı reflekslere bazı örnekler verilmiştir.

  • Örgü örme
  • Araba kullanma
  • Dans etme
  • Yüzme
  • Bisiklet ve kaykay sürme
  • Limon görünce ağzın sulanması

ÇEVRESEL SİNİR SİSTEMİ

Vücudu ağ gibi saran sinirlerden oluşur. Merkezi sinir sistemi ve vücut organları arasındaki sinirsel iletimi sağlar. Çevresel sinir sistemi, beyin ve omuriliği diğer organlara bağlayan sinirlerden oluşur. Beyin, baştaki duyu organlarına, kaslara ve iç salgı bezlerine sinirler aracılığı ile bağlanır.

Sinirlerimiz; beyin ve omuriliğimizden çıkarak deri, kaş, diş ve kemiklerimizin içi dahil olmak üzere vücudumuzun her yerine dağılır. Sinirlerimizin bilgi taşıma özelliği sayesinde, çevremizde ve vücudumuzda meydana gelen değişimler hakkında bilgi ediniriz.

İÇ SALGI BEZLERİ

Vücudumuzun doku ve organları arasındaki işleyişi denetlemek ve düzenlemek sadece sinir sistemimizin görevi değildir. Organ ve sistemlerimizin çalışmasının denetlenmesi ve düzenlenmesi genellikle sinir sistemimiz ile iç salgı bezlerimizin birlikte çalışması sonucunda gerçekleşir.

İç salgı bezleri görevlerini yavaş gerçekleştirir. Uzun süreli çalışır. Etkisi uzun bir süre devam eder. Sinir sistemi görevlerini çok hızlı gerçekleştirir. Kısa süreli çalışır. Etkisi hemen ortadan kalkar.

İç salgı bezlerimiz, denetleme ve düzenleme görevlerini hormon adı verilen özel salgılar üreterek yerine getirir. İç salgı bezlerinin ürettiği hormonlar, görevlerini düzenleyecekleri organlara kan yoluyla taşınır. Hormonlar büyüme, gelişme, üreme, kandaki mineral ve şeker dengesini sağlama gibi görevleri yapar.

Hipofiz Bezi: Beynin altında nohut büyük “günde bir bezdir. Vücudumuzun büyümesini ve gelişmesini düzenler. Diğer salgı bezlerini etkileyerek onların hormon salgılamasını sağlar. Hipofiz bezinden büyüme hormonu salgılanır. Hipofiz bezinden salgılanan hormonlar iç salgı bezlerinin çalışmasını düzenler, büyümeyi sağlar, iç salgı bezleri ve sinir sistemi arasındaki uyumu sağlar.

Tiroit Bezi: Gırtlağın altında soluk borusunun üstünde bulunur. Tiroit bezinden tiroksin hormonu salgılanır. Tiroksin hormonu vücudumuzdaki kimyasal olayları (metabolizma), büyüme ve gelişmeyi düzenler.

Pankreas Bezi : Pankreas bezi insülin ve glukagon hormonlarını salgılar. İnsülin hormonu, kandaki şeker miktarı yükseldiğinde şekeri normal değere düşürür, glukagon hormonu kandaki şeker miktarı düştüğünde şekeri normal değere çıkarır.

Böbrek Üstü Bezleri: Her iki böbreğin üstünde bulunur. Böbrek üstü bezleri korku, coşku, heyecan, öfke gibi durumlarda adrenalin hormonu salgılar. Adrenalin hormonu metabolizmayı hızlandırır.

Dişi Eşeysel Bezleri (Yumurtalıklar): Östrojen ve progesteron hormonlarını salgılar. Ergenlik döneminde dişiye ait özelliklerin ortaya çıkmasını sağlar. Dişilere ait ince ses gelişimini, üreme organlarının gelişmesini, vücut yapısının ve yumurtanın oluşmasını sağlar. Adet döngüsü ve gebelik sürecini düzenleme görevi de vardır.

Erkek Eşeysel Bezleri (Testisler): Testosteron hormonunu salgılar. Ergenlik döneminde erkeğe ait özelliklerin ortaya çıkmasını sağlar. Sakal ve bıyık çıkmasını, kılların büyümesini, sesin kalınlaşmasını, kemiklerin gelişmesini, spermin oluşmasını ve kaslı bir vücut (Testisler) yapısının oluşmasını sağlar.

ERGENLİK VE SAĞLIK

Hepimiz çocukluk döneminden çıktıktan sonra farklı değişimler geçiririz. Bazen kendimizi anlamakta zorlanırız. Gün içinde bazen çok mutlu oluruz bazen de sebepsiz yere mutsuz olabiliriz. Kendimizde meydana gelen değişimleri tam olarak çözemeyiz.

Aynaya bakmaktan hoşlanmamamıza rağmen aynayı elimizden düşüremeyiz. Gözümüz sürekli sivilcelerimize takılır. Büyüklerimiz ayna karşısında çok vakit harcadığımızı söyler. Büyüklerimizin her işimize karışmasına sinirleniriz. Bazen bu değişimleri neden yaşadığımızı anlayamayız. Duygularımız gibi düşüncelerimiz de, bedenimiz de sürekli değişir. Bu durumlar bizim çocukluktan ergenliğe geçtiğimizin göstergesidir. Çocukluktan yetişkinliğe geçiş dönemine ergenlik denir. Bu dönemde vücutta bazı değişimler meydana gelir. Bedensel değişimlerle beraber Zihinsel ve ruhsal değişimler de görülür. Vücutta meydana gelen değişimler çevre şartları, beslenme, hastalıklar ve sosyal koşullardan etkilenir. Bu yüzden ergenliğin başlangıç ve bitiş yaşı herkese göre değişir.

Bu dönem, bireyde çocuksu tutum ve davranışların yerini yetişkin davranışlarının aldığı, cinsiyet rollerinin kazanıldığı bir dönemdir. Vücut hormonlarından cinsiyet ile ilgili olanlar bu dönemde artış gösterdiği için ergen adayının psikolojik durumu sebepsiz yere değişebilir. Vücutta, ellerde ve ayaklarda hızlı bir büyüme gerçekleştiği için sakarlıklar görülebilir.

Ergenlik dönemi insan yaşamının doğal bir dönemidir ve bu dönem insanlarda yaklaşık 12 – 21 yaşlarını kapsar. Ergenlik özelliklerinin başlamasında çevresel, kalıtsal ve ruhsal etkenler rol oynar. Kızlarda ve erkeklerde ergenliğe geçiş yaşı farklıdır. Kızlar 10 — 12 yaşında bu döneme girerlerken erkekler 14 yaş civarında ergenliğe girerler. Kızlar bu döneme erkeklere göre daha erken girdikleri gibi ergenlikten yine daha önce çıkarlar.

Aşağıdaki tabloda ergenlik döneminde kızlarda ve erkeklerde meydana gelen bedensel değişimlerden bazıları belirtilmiştir.

Ergenlik Döneminde Kızlarda Görülen Bedensel Değişimler

Ergenlik Döneminde Erkeklerde Görülen Bedensel Değişimler

ERGENLİK DÖNEMİNİN SAĞLIKLI GEÇİRİLMESİ İÇİN YAPILMASI GEREKENLER

Ergenlik döneminin sağlıklı bir şekilde geçirilebilmesi için duygu ve düşünceleri anne ve babayla, öğretmenlerle paylaşmak gerekir. Ruhsal yönden gelişebilmek, yetişkinliğe sağlıklı geçiş yapmak için ailemizden, arkadaşlarımızdan, öğretmenlerimizden ve rehberlik servisinden yardım alabiliriz. Gerekirse problemlerin çözümü için psikolog ve psikiyatrlardan da yardım alabiliriz. Ergenlik dönemini sağlıklı geçirebilmek için çevremizdekilerle iletişim içinde olmalıyız.

Ergenlik döneminde arkadaş seçimlerimize dikkat ederek aynı sorunları yaşayanlarla paylaşımda bulunabiliriz. Bu dönemde kazanılan iyi veya kötü alışkanlıklar bir ömür boyu insanın hayatını etkileyebilir. Kötü arkadaşlar, vaktimizi iyi değerlendiremeyip oyun salonları ve kafelerde boş vakit geçirmemize ve hatta sigara, alkol, uyuşturucu gibi kötü alışkanlıklara başlamamıza sebep olabilirler. Bu tür zararlı alışkanlıklardan korunmak ve vaktimizi iyi bir şekilde değerlendirebilmek için toplumsal organizasyonlara, sportif faaliyetlere katılabiliriz. Resim, müzik, tiyatro gibi sanatsal etkinliklerde bulunmamız da bizim yararımıza olacaktır. Ayrıca ergenlik döneminde vücutta hızlı bir değişim ve gelişim olduğundan sağlıklı beslenmeye özen gösterilmelidir.

DENETLEYİCİ VE DÜZENLEYİCİ SİSTEMLERİN VÜCUTTAKİ DİĞER SİSTEMLERE ETKİSİ

Vücudumuzda aynı anda birçok olay gerçekleşmektedir. Örneğin ders çalışırken ya da yemek yerken vücudumuzda kalbimizin çalışması, solunum, görme, işitme, koku alma, terleme, sindirim, konuşma, düşünme gibi pek çok olay aynı anda gerçekleşebilir.

Spor yaparken, su içerken hatta uyurken bile vücudumuzda birçok olay eş zamanlı gerçekleşebilir. Tüm bu olaylar vücudumuzdaki sindirim, boşaltım, dolaşım gibi farklı sistemlerin çalışması sayesinde olur.

Denetleyici ve düzenleyici sistemler farklı görev ve yapıdaki organların ve sistemlerin uyum içinde çalışmasını sağlar. Bu nedenle tüm organ ve sistemlerimizin sağlıklı olarak çalışması, büyük ölçüde denetleyici ve düzenleyici sistemlerin sağlığına bağlıdır.



] }


Liselere Giriş Sınavı (LGS)
5 Haziran 2022 Pazar

Temel Yeterlilik Sınavı (TYT)
18 Haziran 2022 Cumartesi

Alan Yeterlilik Sınavı (AYT)
19 Haziran 2022 Pazar