Kategoriler: 11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı, Türk Dili ve Edebiyatı
  • Mai ve Siyah’taki Ahmet Cemıl gibi kendilerine özgü bir şiir dili yaratmak isteyen Servetifünun şairleri, ağır, örtük, sanatlı ve süslü bir dil kullanmışlardır, sanatçılarda anlaşılma kaygısı yoktur. Şairler, hiç kimsenin kullanmadığı Arapça, Farsça sözcük ve tamlamaları sözlükten çıkarıp kullanmışlardır. Mükevkeb, takattur, lerzende, tiraje, müzehheb, mukmir, ibtika, nevin, müşemmes, şegaf, mutarra, puşide gibi daha önce hiç duyulmamış sözcükleri sözlüklerden çıkarıp ya da kendileri uydurup kullanmışlardır.
  • Etkilendikleri Fransız şiiri tarzında yeni imge sistemi kurmak için kendilerine özgü daha önce hiç duyulmamış tamlamaları kullanmışlardır: saat-i semen-fam [yasemen renkli saatler), lerziş-i barid (soğuk titreme), karha-i hayat (hayat yarası), inkisar—ı hayal (hayal kırıkları), şikeste-renk (kırık renkli), zulmet-i ebkem (dilsiz karanlık), şehik-i tenhayi (yalnız hıçkırık), ihtizazat-ı leyl (gece titreyişleri), leyal-i girizan (kaçıcı geceler).
  • Fransızca söz dizimi örnek alınmıştır. Fransızcadan kimi deyimler çevrilerek Türkçeye aktarılmıştır: El sıkmak, dest-i izdivacını talep etmek.
  • Şiirlerde “sembolizm” ve “parnasizm” akımları etkili olmuştur. Özellikle Fransız şair Baudelaire’in etkisi vardır.
  • Şiirin konusunu genişletilerek hemen her şey şiirde işlenmiştir. En basit günlük olay, gözlem ve duygular bile şiir
    malzemesi olarak kullanılmıştır.
  • Şiirlerinde hayal-hakikat çatışmasını çokça işlemişlerdir.
  • Şiirlerinde bireysel duyguları, acıları, üzüntüleri, melankoliyi işlemişlerdir. Daha çok aşk, üzüntü, doğa güzellikleri, hayal kırıklıkları, kişisel hayaller, karamsarlık gibi konuları işlemişlerdir. Aşk temasını daha çok romantık bir tutumla işlemişlerdir. Tanzimat şiirinde çok önemli olan hürriyet, adalet, hak, hukuk, gibi kavramlar bu dönemde hiç işlenmemiştir.
  • Servetifünun şiiri bir tasvir şiiridir. Gözleme dayalı gerçekçi tasvirlerin yanında tabloya dayalı tabiat manzaraları da şiire girmiştir.
  • Aruz ölçüsünü kullanmışlar ve aruz ölçüsünü Türkçeye başarılı bir şekilde uygulamışlardır.
  • Divan şiirinin nazım birimi olan beyit terk edilmiş, divan şiirinde cümlenin bir beyitte tamamlanması kuralı kırılmıştır. Şiirde bir cümlenin dize ortasında başlamasına veya bitmesine hatta bir birimden diğerine taşmasına enjambement (anjambman) derıir. Anlamca 7-8 cümlede tamamlanan uzun cümleler kullanılmıştır. Bu özellik şiirin düzyazıya yaklaşması sonucunu doğurmuştur, nazım (şiir), nesre (düzyazıya) yaklaştırılmıştır.

  • Şiirde konu bütünlüğü sağlanmış, kompozisyona önem verilmiştir.
  • Fransız edebiyatından alınan sone (Sonnet), terzarima ve triyole gibi nazım biçimleri kullanılmıştır.

Terzarima: Daha çok İtalyan edebiyatında görülen ve üç dizeli bentlerden yani üçlüklerden oluşan, genellikle son
üçlüğünden sonraki tek dize ile tamamlanan nazım biçimidir. Kafiye düzeni aba bcb cdc yzy z şeklindedir. Kafiye
düzeni örüşük kafiye diye adlandırılır. Üçlüklerin sayısında belli bir sınırlama yoktur. İlk kez İtalyan edebiyatında Dante (İlahi Komedya’da) kullanmıştır. Terzarimayı ilk kez Servetifünuncular denemiş, daha sonra örnekleri çoğalmıştır. Tevfik Fikret, Ali Canip, Ziya Osman Saba terzarimayı kullanan şairlerdir.

Sone (Sonnet): İtalyan edebiyatında ortaya çıkmış, oradan bütün Avrupa’ya yayılmış ve 19. Yüzyılda edebiyatımızda ilk kez Servetifünuncuların kullandıkları nazım biçimidir. İki dörtlük, iki üçlük, toplam 14 mısradan oluşur. Kafiye düzeni abba abba ccd eeb şeklindedir, son üçlük edd ya da ede şeklinde de olabilir. Sone “İtalyan” ve ‘“Fransız” tipi olmak üzere iki çeşittir. Tevfik Fikret, Cenap Şahabettin, Süleyman Nesip, Ali Ekrem, Celal Sahir, Ahmet Muhip Dıranas, Hilmi Yavuz, Ziya Osman Saba nazım biçimi kullanmışlardır.

Triyole: “Triyole”, “üçleme” demektir. Batı edebiyatından alınan, ancak çok kullanılmayan bir nazım biçimidir. İlki iki, diğerleri dörder mısradan oluşan üç bentten oluşur. Toplam 10 mısradır. Kafiye düzeni ab aaaa bbbb şeklindedir. Birinci bendin ilk mısrası ikinci bendin sonunda, birinci bendin ikinci mısrası son bendin sonunca tekrarlanır.

  • Divan edebiyatında aruzun sadece bir kalıbıyla ve değişmez kurallara göre yazılan müstezatın kalıplarını kırarak serbest müstezat nazım biçimini kullanmışlardır.

Serbest Müstezat: Divan şiirindeki “müstezat” nazım şekli ve Batı edebiyatının etkisiyle ortaya çıkmıştır. Müstezattan farklı olarak aruzun ve hecenin çeşitli kalıpları kullanılabilir, uzun ve kısa dizeler karışık olarak kullanılabilir. Uzun ve kısa dizeler kimi zaman belli bir düzen içinde sıralanır, kimi zaman da herhangi bir düzene bağlı kalmaz. Kısa dizelerin ölçüleri uzun dizelerin ölçülerinden birer parçadır. Kafiye düzeni sistemsiz olduğu gibi belli bir bent düzeni yoktur. Özellikle Servetifünun ve Fecriati döneminde kullanılmıştır. Ahmet Haşim, serbest müstezat şeklini çok iyi kullanmıştır. Tevfik Fikret’in “Yağmur”, Cenap Şahabettin’in “Elhan—ı Şita” ve Ahmet Haşim’in ünlü “O Belde” şiirleri serbest müstezat nazım şekliyle yazılmıştır.

  • Şiirde ölçü, ritim, ses, kafiye ve musikiye önem vermişlerdir. Şiirin iç yapısını oluşturan unsurları ihmal etmişlerdir.
    Yani dize oluşturmada genellikle anlamdan çok biçim ve üsluba önem vermişlerdir.
  • Recaizade Mahmut Ekrem’in aheng-i taklidî adını verdiği aliterasyon sanatını başarıyla kullanmışlardır.
  • “Kafiye, kulak içindir” anlayışını benimsemişlerdir.
  • Resmin musiki, şiirin resim, heykel, mimari ve musiki ile ilişkisi bu dönemde özellikle işlenmiştir. Resim, musiki, tabIo, heykele has sesler şiire girmiştir. Özellikle resim sanatından büyük ölçüde etkilenmişlerdir. Recaizade Mahmut Ekrem ile başlayan “tablo altına şiir yazma” geleneği devam ettirilmiştir.
  • Kırılgan duyguları belirtmek için aşırı heyecan belirten ki ve evet gibi sözcükleri; oh, of, ey gibi ünlemleri sıkça kullanmışlardır.
  • Meleğim, güzelim gibi hitapları da sıkça kullanmışlardır.



] }


Liselere Giriş Sınavı (LGS)
5 Haziran 2022 Pazar

Temel Yeterlilik Sınavı (TYT)
18 Haziran 2022 Cumartesi

Alan Yeterlilik Sınavı (AYT)
19 Haziran 2022 Pazar