Kategoriler: Türk Dili ve Edebiyatı

HİKAYE (ÖYKÜ)

Yaşanmış ya da yaşanma ihtimali olan olayları, durumları ilgi çekici biçimde anlatan olay çevresinde gelişen bir türdür.

Her hikâyenin yapısını oluşturan başlıca üç öge vardır: Kişiler, olay ve durum, yer.

Her hikâye bir olay ya da duruma dayanır.

Kişilerin hayatlarının belli ve kısa bir anı anlatılır, ayrıntılara girilmez.

Olaylar, ya birinci ya da üçüncü kişi ağzıyla anlatılır.

Romandan kısa olması, dar bir zaman parçasını kapsaması, kişilerin sayıca az olması, kişilerin yaşayışının bir yanı üzerinde daha çok durulması hikâyenin temel özellikleridir.

Hikâyelerin serim, düğüm ve çözüm olmak üzere üç bölümü vardır.

Her öyküde belli bir olay, olayı yaşayan kişi ya da kişiler (kahraman), olayın geçtiği mekân (yer, uzam), olayın gerçekleştiği zaman gibi unsurlar bulunur.

İtalyan yazar Boccacio’nun (1313-1375) adlı hikâye kitabı, türün ilk örneğidir.

Edebiyatımızda ilk hikâye örneği, Ahmet Mithat Efendi’nin Letaif-i Rivayat hikâye dizisi sayılır.

Edebiyatımızda ilk Batılı ve gerçekçi hikâye örneği, Samipaşazade Sezai’nin Küçük Şeyler adlı eseri sayılır.

Hikâye Çeşitleri

a) Olay Hikâyesi (Klasik Hikâye)

Fransız yazar Guy de Maupassant tarafından yaygınlaştırıldığı için Maupassant tarzı hikâye” de denir.

Klasik olarak bir olayı serim, düğüm, çözüm bölümleri içerisinde planlayıp anlatarak bir sonuca bağlayan hikâyelerdir.

Kahramanlar ve çevrenin tasvirine de yer verilir.

Bir fikir verilmeye çalışılır, okuyucuda merak ve heyecan uyandırılır.

Ömer Seyfettin, olay hikâyesinin bizdeki en önemli temsilcisidir.

‘ Refik Halit Karay, H. Rahmi Gürpınar ve R. Nuri Güntekin türün diğer
temsilcileridir.

b) Durum-Kesit Hikâyesi

Dünya edebiyatında ilk temsilcisi Rus yazar Anton Çheov olduğu için “Çheov tarzı hikâye” de denir.

Bir olayı değil, günlük yaşamın herhangi bir kesitini ele alıp anlatan öykülerdir.

Serim, düğüm, çözüm gibi bir planlamaya uyulmaz.

Belli bir sonucu yoktur.

Merak ve heyecandan çok duygu ve hayallere yer verilir; fikre önem verilmez, kişiler kendi doğal ortamlarında hissettirilir.

Olayların ve durumların akışı okuyucunun hayal gücüne bırakılır.

Çoğu kez okuyucuda hikâyenin bitmediği izlenimi uyanır.

Memduh Şevket Esendal türün ilk temsilcisidir.

Bizdeki en güçlü temsilcileri, Sait Faik Abasıyanık, Memduh Şevket Esendal ve Tarık Buğra’dır.

c) Ben Merkezli (Modern) Hikâye

Durum hikâyesine benzeyen ancak kahramanın daha çok kendi ruh hâli ve hayal dünyasını yansıttığı hikâyelere “ben merkezli hikâye” denir.

Bu hikâyelerde olaylar kahraman anlatıcının bakış açısıyla aktarılır.

Hikâyenin ana kahramanı yazarın kendisidir.

Yazar, yaşadığı olayları kendini merkeze koyarak, kendisini birey olarak ele alarak anlatır.

Hikâye kahramanı dış dünyayı içinde bulunduğu ruh hâline göre algılar ve anlatır

1920’lerde ilk defa Batı’da görülen bu anlayışın en güçlü temsilcisi Franz Kafka ‘dır.

Türk edebiyatındaki ilk önemli temsilcisi Haldun Taner’dir.

Bilge Karasu, Oğuz Atay ve Nezihe Meriç diğer temsilcilerdir.

d) Küçürek Hikâye

Dünya edebiyatında “short-short history”, “flash fiction” ve “anlık kurmaca” diye tanımlanan küçürek hikâye, edebiyatımızda “çok kısa öykü”, “öykücük”, “kısa kısa öykü”, “mini öykü”, “kısa öykü“, “kıpkısa öykü” gibi adlarla anılmıştır.

Çabucak öze ulaşan ve pek az kelimeyle, bir durumun veya anın ruhunu ortaya çıkaran hikâyelerdir.

Küçürek hikâyeler, yoğunluk, serbest çağrışımdan yararlanma ve müzikal bir dil kullanma bakımından mensur şiire benzerler.

Türk edebiyatında Tezer Özlü, Sevim Burak, Murat Yalçın ve özellikle Ferit Edgü, küçürek hikâye türünde eser vermiştir.



] }


Liselere Giriş Sınavı (LGS)
5 Haziran 2022 Pazar

Temel Yeterlilik Sınavı (TYT)
18 Haziran 2022 Cumartesi

Alan Yeterlilik Sınavı (AYT)
19 Haziran 2022 Pazar