Eski Çağ’da hukuk, toplumların düzenini sağlamak ve sosyal yaşamı düzenlemek amacıyla oluşturulan kurallar bütünüdür. Hukuk sistemleri, krallar, imparatorlar ya da dini otoriteler tarafından oluşturulmuş ve toplumsal yaşamın düzenlenmesinde önemli rol oynamıştır. Eski Çağ’da hukuk, toplumun adalet anlayışını yansıtmakla birlikte, toplumun yapısına ve ihtiyaçlarına göre şekillenmiştir.
Eski Çağ’da Hukuk
Mezopotamya
Eski Çağ’da Mezopotamya’da kurulan Sümer, Akad, Elam, Asur ve Babil devletlerinde krallar, tanrılar adına yönettiğine inanılmıştır. Toplumsal düzeni sağlamaya çalışan kanunlarda genellikle “kısasa kısas” ilkesi temel alınmıştır. Ancak bazı durumlarda fidye yöntemi kullanılmıştır. Mezopotamya hukuku, insan ve mülkiyeti temel alan hükümler içermiştir. Kanunlarda özel mülkiyetten aile hukukuna, can güvenliğinden devlete karşı sorumluluklara kadar pek çok düzenleme yer almıştır.
Eski Mısır
Mısır toplumunda hukuk, kralların dini ve siyasi gücüyle şekillenmiştir. Yazılı kanunlar sınırlı olsa da, Mısır tarihinde eski sözleşmelere dayalı hukuk kurallarının varlığı tespit edilebilmiştir. Ciddi suçlar ağır hapis ya da idam cezalarıyla sonuçlanırken, hafif suçlar için kırbaçlama ve sakatlanma cezaları verilmiştir. Mısır hukukunda mülkiyet, miras ve aile hukuku temel öneme sahiptir ve sıkı şekilde uygulanmıştır.
Anadolu
Eski Çağ’da Anadolu’da kurulan devletler, Mezopotamya hukukundan etkilenmişlerdir. Hitit, Urartu, Frigya, Lidya ve İyon devletlerinde hukuk, genellikle dini inançlarla şekillenmiştir. Hitit hukukunda suçlulara maddi cezalar uygulanmış, tarımsal üretimi korumak adına çeşitli kanunlar geliştirilmiştir. Frigler ise özellikle tarım ve hayvancılık gibi ekonomik faaliyetleri düzenleyen kanunlar yapmışlardır. Anadolu’daki devletler, hem iç düzeni sağlamak hem de dini törenleri kontrol altında tutmak için hukuki düzenlemeleri sıkı bir şekilde uygulamışlardır.
Avrupa
Yunan uygarlığı, toplumsal düzeni sağlamak amacıyla Doğu uygarlıklarından etkilenerek kanunlarını yazılı hale getirmiştir. Atina’da Solon ve Sparta’da Lycurgus gibi ünlü yasa yapıcılar, evlenme-boşanma, veraset ve suçlarla ilgili düzenlemeler yapmışlardır. Bu yasalar toplumu düzenlemede önemli rol oynamıştır. Romalılar, 12 Levha Kanunları ile günümüz modern Avrupa hukukunun temellerini atmışlardır. Romalıların bu yasaları, mülkiyet hakları ve toplumsal sınıflar arasında barışçıl bir düzen oluşturmayı amaçlamıştır.
Türkistan
Eski Çağ’da Türkistan’da, sözlü hukuk kuralları olan töre geçerliydi. Töre, Gök Tanrı inancına dayalı bir hukuki sistemdi. Toplumsal düzeni sağlayan töre kuralları, adaleti, eşitliği ve kişilik onurunu gözetirdi. Konar-göçer yaşam tarzı nedeniyle, uzun süreli hapis cezaları yerine ölüm cezası, sürgün, malların müsaderesi gibi ağır cezalar uygulanırdı. Töre, Türkler arasında sosyal adaletin ve düzenin korunmasında önemli bir role sahipti. Askeri disiplinden sosyal ilişkilerdeki adalete kadar, Türkistan’da töre toplumsal yaşamın merkezindeydi.
Eski Çağ’da hukuk, toplumsal düzeni sağlamak ve mülkiyet haklarını korumak amacıyla çeşitli düzenlemelere dayanmıştır.
- Mezopotamya’da Sümer, şehir devletleri halinde örgütlenmişlerdi. Lagaş şehir devleti kralı Urgakina, halka zulüm yapılmaması ve adaletin sağlanması adına reformlar yapmıştır. Bu reformlar, yazılı tarihteki ilk sosyal adalet yasaları olarak kabul edilir.
- Babil Devleti’nde ise kral Hammurabi, 282 maddeden oluşan yazılı yasalarıyla adaleti sağlamıştır. Hammurabi Kanunları, toplumun farklı sınıflarına farklı cezalar uygulamış ve mülkiyetin korunmasını öncelikli hale getirmiştir.
- Anadolu’da Hititler, toplumsal düzeni sağlamak için yasalar hazırlamışlardır. Hitit yasaları, hem tarım hem de sosyal ilişkilerde adaletin korunmasına yönelikti.
- Romalılar, hukuk tarihinde büyük bir adım atarak 12 Levha Kanunları ile sınıfsal farklara rağmen adaleti sağlamaya çalışmışlardır.
- Türkistan’da Türk toplulukları, töre temelli adalet sistemine dayalı olarak yaşadılar. Töre, yazılı olmayan ancak devletin ve toplumun devamlılığını sağlayan temel kuralları içeriyordu.
Eski Çağ’da Aile ve Kadın
Mezopotamya
- Sümer ve Babil toplumları, aile birliğinin korunması ve sürdürülmesi amacıyla evlenme, boşanma, velayet, nafaka, miras gibi konulara yönelik hukuki düzenlemeler yapmışlardır. Ailevi sorumluluklar, soyun devamı, evlat edinme ve aile ekonomisi gibi konular kanunlar tarafından düzenlenmiştir.
- Mezopotamya yasaları, ataerkil bir anlayışla erkeklerin haklarını ve çıkarlarını koruyacak şekilde tasarlanmıştır. Urgakina ve Hammurabi yasaları da ataerkil bir düzeni pekiştirmiştir.
Anadolu
- Hititler, aile yapısına büyük önem vermişlerdir. Evlilik sözleşmesi ile kadın, erkek ve çocukların hakları yasalarla güvence altına alınmıştır. Hitit toplumunda kadınlar işçi, ebe ve şifacı olarak çalışma hayatına katılmışlardır.
Avrupa
- Roma’da aile, pater familias denilen aile babasının hakimiyetindedir. Kadının evlilik yoluyla erkeğin ailesine dahil olabilmesi için bir sözleşme (manus) imzalaması gerekmekteydi.
- Roma’da kadınlar, sosyal ve ekonomik haklara ancak vasileri aracılığıyla erişebilmekteydi. Kadınların statüsü, toplumdaki sınıflarına göre belirlenmiştir.
Türkistan
- Türklerde aile, devletin temel yapısı kabul edilirdi. Aile, toplumun çekirdeği ve devletin töresi bu aile yapısına dayanarak şekillendirilmiştir.
- Türk toplumunda ataerkil bir yapı olsa da, kadınlar özgürlüklerini koruyabilmişlerdir. Türklerde kadın, erkekle eşit haklara sahipti ve ailenin eşit bir üyesi olarak kabul edilirdi.