DOĞA, İNSAN VE GÖÇ
İlk Çağ tarihinin yaşandığı sınırlar, batıda İngiltere’den, doğuda Hindistan’a kadar uzanan coğrafya kabul edilmektedir. Bu coğrafyanın tamamında insanoğlu, tabiata hükmeder bir konumda değildir.
Toplumların sosyal ve ekonomik aşamalarını, avcılık-toplayıcılık, çobanlık, tarım-hayvancılık ve sanayi şeklinde sıralayabiliriz. Doğal çevresini keşfedemeyen ve sınırlı bir alanda yaşayan insanlar, artan nüfusun beslenme ihtiyacını karşılamak için, yeni arayışlara yönelerek, toprağı işlemeyi keşfettiler ve hayvanları evcilleştirdiler. Böylece doğal çevrelerinden daha fazla yararlanabilecekleri bilgi ve tecrübeye ulaştılar. Ancak yerleşik hayata geçildikten sonraki süreçte de konargöçer yaşamı devam ettiren toplumlar da olagelmiştir.
Toplulukların Yeni Coğrafyalara Hareketleri
Geçmişten günümüze insanoğlu, çeşitli etkenler sonucu ortaya çıkan zorunluluklar sebebiyle veya istediği yaşam koşullarına ulaşmak için, yaşadığı yerleşim yerinden ayrılarak, yeni yerler bulma gayreti göstermiştir.
Göç hareketlerinin başlıca sebepleri:
- Yerleşim yerlerine ve iklimdeki değişikliklere bağlı, geçim sıkıntısının yaşanmaya başlanması,
- Politik değişiklikler,
- İnanç gruplarının baskı altına alınması gibi gelişmeler olarak sıralanabilir.
İlk Çağ’da Gerçekleşen Başlıca Göç Hareketleri
Ege Göçleri
- “Deniz Kavimleri Hareketi” olarak da adlandırılır.
- MÖ XIII. yüzyıl sonları ile MÖ XII. yüzyıl başlarında iki aşamada gerçekleştirilmiştir.
- Göçleri gerçekleştiren toplumlar genellikle Ege ve Akdeniz’deki adalardan gelmiştir.
- Dağlık bir coğrafyaya sahip olması, tarım alanlarının yetersizliği, nüfus artışı ve kıtlığın yaşanması gibi sebeplerle ilk olarak Yunanistan’dan başlamıştır.
- Ege göçleri sonucunda, Mısır Devleti, verdiği güçlü mücadele ile kendisini korurken, Anadolu’daki Hitit Devleti ise yıkılmıştır.
Amurru (Babil) Göçleri: MÖ III. binyılın son yüzyıllarında, Arabistan’dan Filistin ve Suriye çevresine göç etmişler, Elamlar ile birlikte Sümer Devleti’nin yıkılmasında başlıca rol oynamışlardır.
Akad Göçü : MÖ 3. binde Sami kökenli olan Akadların, Suriye’den Fırat Nehri’ni izleyerek, Sümer ülkesine doğru gerçekleştirdiği göçlerdir. Bu göçler sonrasında Akadlar, Sümer kent kültürünü özümsemiş ve bu kültürü sonraki toplumlara aktarmıştır.
Hurri Göçleri: Mezopotamya ve çevresine MÖ II. binyılın sonlarında büyük bir göç dalgasıyla kuzeyden gelen Hurriler; Doğu Anadolu, Orta Fırat Havzası ve güneyde Filistin’e kadar geniş bir alana yayılmıştır.
Frig Göçleri: Frigler, Makedonya ve Trakya’dan Boğazlar yoluyla Anadolu’ya göç eden Trak boylarındandır.
İç Asya Göçleri: Orta Asya’dan, dünyanın diğer coğrafyalarına farklı dönemlerde yapılan Türk göçleridir. Bu göçlerin etkileri ileri üç kıtada hissedilmiştir.
Bunlara bağlı olarak, semavi dinlerin yeryüzünde yayılmaya başlamasıyla, eski dinlerinden vazgeçmek istemeyen devlet yöneticileri veya toplulukların, bu yeni dinlere geçen insanlara baskılar yapması da, göç hareketlerine sebep olmuştur. Bunun İlk Çağ’daki örnekleri olarak, Filistin bölgesindeki Yahudi sürgünleri ve ilk Hristiyanların Roma baskısından kaçmaları gösterilebilir.
İlk Çağ’ın Tüccar Toplulukları
Ninova merkezli kurulan Asurlular, Mezopotamya’da doğal kaynakların kısıtlı olması sebebiyle ticari faaliyetlere yönelmişlerdir. Anadolu’nun pek çok yerinde alışveriş merkezleri kurmuşlardır. Anadolu’da bu dönem Koloni devri (MÖ 1950-1750) olarak isimlendirilmiştir. Bu koloniler arasında ön önemlisi Kaniş(Kültepe)’tir.
Fenikeliler, Lübnan Dağları ile Doğu Akdeniz kıyıları arasında, tarıma ve hayvancılığa elverişli olmayan dağlık bir bölgede, MÖ XII.- MÖ II. yüzyıla kadar varlığını sürdürmüşlerdir. Yaşadıkları bölgenin coğrafi özellikleri sebebiyle deniz ticaretine önem vermişlerdir. Gemi yapımında gerekli keresteyi bulmak amacıyla da ormancılık faaliyetleri yürütmüşlerdir.
Zamanla Akdeniz ticaretine egemen olan Fenikeliler, Mısır, Kıbrıs, Girit ve Rodos dışında Sicilya, Sardunya ve İspanya’ya kadar uzanan birçok yerde, ticaret kolonileri kurmuşlardır.
Lidyalılar, bugünkü Gediz ve Küçük Menderes ırmakları arasında kalan bölgede, kralları Giges’in liderliğinde, başkenti Sardes (Sara) olan bir devlet kurmuşlardır. Madencilik, tarım ve hayvancılığın yanında, altın madeni ve kuyumculuk sanatı ile tanınmışlardır. Lidyalılar, değiş tokuş esasına dayanan ticareti kaldırarak, tarihte ilk kez madeni parayı kullanmışlardır.
Soğd bölgesi, İslam öncesi dönemde, Orta Asya’da merkezi Semerkant olmak üzere, birçok şehir devletinden oluşan bölgedir. Soğdlu tüccarlar, Kök Türk koruması altındaki Çin’den İtalya’ya kadar uzanan İpek Yolu üzerindeki ticareti kontrol etmiştir.