Kategoriler: 9. Sınıf Tarih, İnsanlığın İlk Dönemleri, Tarih

DOĞA, İNSAN VE GÖÇ

İlk Çağ tarihinin yaşandığı sınırlar, batıda İngiltere’den, doğuda Hindistan’a kadar uzanan coğrafya kabul edilmektedir. Bu coğrafyanın tamamında insanoğlu, tabiata hükmeder bir konumda değildir.

Toplumların sosyal ve ekonomik aşamalarını, avcılık-toplayıcılık, çobanlık, tarım-hayvancılık ve sanayi şeklinde sıralayabiliriz. Doğal çevresini keşfedemeyen ve sınırlı bir alanda yaşayan insanlar, artan nüfusun beslenme ihtiyacını karşılamak için, yeni arayışlara yönelerek, toprağı işlemeyi keşfettiler ve hayvanları evcilleştirdiler. Böylece doğal çevrelerinden daha fazla yararlanabilecekleri bilgi ve tecrübeye ulaştılar. Ancak yerleşik hayata geçildikten sonraki süreçte de konargöçer yaşamı devam ettiren toplumlar da olagelmiştir.

Toplulukların Yeni Coğrafyalara Hareketleri

Geçmişten günümüze insanoğlu, çeşitli etkenler sonucu ortaya çıkan zorunluluklar sebebiyle veya istediği yaşam koşullarına ulaşmak için, yaşadığı yerleşim yerinden ayrılarak, yeni yerler bulma gayreti göstermiştir.

Göç hareketlerinin başlıca sebepleri:

  • Yerleşim yerlerine ve iklimdeki değişikliklere bağlı, geçim sıkıntısının yaşanmaya başlanması,
  • Politik değişiklikler,
  • İnanç gruplarının baskı altına alınması gibi gelişmeler olarak sıralanabilir.

İlk Çağ’da Gerçekleşen Başlıca Göç Hareketleri

Ege Göçleri

  • “Deniz Kavimleri Hareketi” olarak da adlandırılır.
  • MÖ XIII. yüzyıl sonları ile MÖ XII. yüzyıl başlarında iki aşamada gerçekleştirilmiştir.
  • Göçleri gerçekleştiren toplumlar genellikle Ege ve Akdeniz’deki adalardan gelmiştir.
  • Dağlık bir coğrafyaya sahip olması, tarım alanlarının yetersizliği, nüfus artışı ve kıtlığın yaşanması gibi sebeplerle ilk olarak Yunanistan’dan başlamıştır.
  • Ege göçleri sonucunda, Mısır Devleti, verdiği güçlü mücadele ile kendisini korurken, Anadolu’daki Hitit Devleti ise yıkılmıştır.

Amurru (Babil) Göçleri: MÖ III. binyılın son yüzyıllarında, Arabistan’dan Filistin ve Suriye çevresine göç etmişler, Elamlar ile birlikte Sümer Devleti’nin yıkılmasında başlıca rol oynamışlardır.

Akad Göçü : MÖ 3. binde Sami kökenli olan Akadların, Suriye’den Fırat Nehri’ni izleyerek, Sümer ülkesine doğru gerçekleştirdiği göçlerdir. Bu göçler sonrasında Akadlar, Sümer kent kültürünü özümsemiş ve bu kültürü sonraki toplumlara aktarmıştır.

Hurri Göçleri: Mezopotamya ve çevresine MÖ II. binyılın sonlarında büyük bir göç dalgasıyla kuzeyden gelen Hurriler; Doğu Anadolu, Orta Fırat Havzası ve güneyde Filistin’e kadar geniş bir alana yayılmıştır.

Frig Göçleri: Frigler, Makedonya ve Trakya’dan Boğazlar yoluyla Anadolu’ya göç eden Trak boylarındandır.

İç Asya Göçleri: Orta Asya’dan, dünyanın diğer coğrafyalarına farklı dönemlerde yapılan Türk göçleridir. Bu göçlerin etkileri ileri üç kıtada hissedilmiştir.

Bunlara bağlı olarak, semavi dinlerin yeryüzünde yayılmaya başlamasıyla, eski dinlerinden vazgeçmek istemeyen devlet yöneticileri veya toplulukların, bu yeni dinlere geçen insanlara baskılar yapması da, göç hareketlerine sebep olmuştur. Bunun İlk Çağ’daki örnekleri olarak, Filistin bölgesindeki Yahudi sürgünleri ve ilk Hristiyanların Roma baskısından kaçmaları gösterilebilir.

İlk Çağ’ın Tüccar Toplulukları

Ninova merkezli kurulan Asurlular, Mezopotamya’da doğal kaynakların kısıtlı olması sebebiyle ticari faaliyetlere yönelmişlerdir. Anadolu’nun pek çok yerinde alışveriş merkezleri kurmuşlardır. Anadolu’da bu dönem Koloni devri (MÖ 1950-1750) olarak isimlendirilmiştir. Bu koloniler arasında ön önemlisi Kaniş(Kültepe)’tir.

Fenikeliler, Lübnan Dağları ile Doğu Akdeniz kıyıları arasında, tarıma ve hayvancılığa elverişli olmayan dağlık bir bölgede, MÖ XII.- MÖ II. yüzyıla kadar varlığını sürdürmüşlerdir. Yaşadıkları bölgenin coğrafi özellikleri sebebiyle deniz ticaretine önem vermişlerdir. Gemi yapımında gerekli keresteyi bulmak amacıyla da ormancılık faaliyetleri yürütmüşlerdir.

Zamanla Akdeniz ticaretine egemen olan Fenikeliler, Mısır, Kıbrıs, Girit ve Rodos dışında Sicilya, Sardunya ve İspanya’ya kadar uzanan birçok yerde, ticaret kolonileri kurmuşlardır.

Lidyalılar, bugünkü Gediz ve Küçük Menderes ırmakları arasında kalan bölgede, kralları Giges’in liderliğinde, başkenti Sardes (Sara) olan bir devlet kurmuşlardır. Madencilik, tarım ve hayvancılığın yanında, altın madeni ve kuyumculuk sanatı ile tanınmışlardır. Lidyalılar, değiş tokuş esasına dayanan ticareti kaldırarak, tarihte ilk kez madeni parayı kullanmışlardır.

Soğd bölgesi, İslam öncesi dönemde, Orta Asya’da merkezi Semerkant olmak üzere, birçok şehir devletinden oluşan bölgedir. Soğdlu tüccarlar, Kök Türk koruması altındaki Çin’den İtalya’ya kadar uzanan İpek Yolu üzerindeki ticareti kontrol etmiştir.



] }

Avcılık ve Toplayıcılık

Avcı ve toplayıcı topluluklar, yabani bitkileri toplayıp yabani hayvanları avlayan toplumlardır. Tarım devrimi öncesindeki toplumlarda göçer yaşam tarzı hakimdi. İnsanlar, av hayvanlarını ya da yenilebilir besinlerin yetiştiği ağaçları bulabileceği yerlere gitmek zorunda olduğundan yaşam tarzı göçebeliktir. Avcılık ve toplayıcılıkla yüz binlerce yıl geçirildi. Tarımın ve hayvancılığın gelişiminden önce avcılık daha çok erkeklerce yapılırken, yabani bitki ve meyve toplayıcılığı da büyük ölçüde kadın ve çocuklarca yapılmaktaydı.

Buzul iklim koşullarının zorlayıcı etkisi, insanların Kaba Taş ve Yontma Taş dönemlerinde mağara gibi doğal kaynaklarda yaşamasına neden olmuştur. Dönemin sonuna doğru ateş kontrol altına alınmış ve ateşin kontrol altına alınması, insanlık tarihinin önemli evrelerinden biri olmuştur. Ateş; ısınma, aydınlanma, yiyecekleri pişirme, madenleri işleme, haberleşme, çanak-çömlek yapma ve yırtıcı hayvanlardan korunma aracı olarak kullanılmıştır.

Tarım ve Hayvancılık

Neolitik (Cilalı Taş) Devri'nde iklimin değişmesi ve küresel bir ısınma sonucunda buzulların bir kısmının erimesi üzerine avcı-toplayıcı topluluklar, yerini tarımla uğraşan halklara bırakmıştır. Tarım beraberinde yerleşik hayatın başlamasını sağlamış ve yerleşik hayat aynı zamanda toplu yerleşimler ve ilk köylerin kurulmasında da etkili olmuştur. Zamanla köy yerleşimleri kasabalara, ardından da ilk şehir devletlerine dönüşmüş ve böylece tarım üretimi dolaylı olarak insanlığın gelişimini hızlandırmıştır. Sanayi Devrimi'ne kadar tarım, insanlığın büyük çoğunluğunun temel geçim kaynağı olmuştur.

Tarihte, en eski tarım faaliyetinin MÖ 10000'lerde, Suriye'de Tel Abu Hureyra adlı yerleşimde yapıldığına dair bazı tarım aletleri ortaya çıkarılmıştır. Yine yakın dönemlere ait, Levant (Akdeniz'in doğu sahilleri) ve İran'daki Zagros Dağları çevresinde tarımsal faaliyetlerin izine rastlanmıştır. Bereketli Hilal (Anadolu'nun güneyinden başlayıp bugünkü Irak ve Kuzey Suriye topraklarını kapsayan bölge) üzerindeki alanda, kimi yerlerde darı, arpa, tahıl, acı bakla, keten, buğday üretildiğine dair kalıntılar ortaya çıkarılmıştır.

MÖ 5000'lerde Mezopotamya'da Şatt-ül-Arap ve Basra Körfezi çevresindeki tarım faaliyetlerinin ilk olarak Sümerler tarafından yapıldığı bilinmektedir. Bu faaliyetler zamanla diğer Mezopotamya uygarlıkları tarafından da öğrenilmiş ve sürdürülmüştür. Yapılan araştırmalarda Fırat ve Dicle nehirleri arasında ahır hayvanlarının kemiklerine rastlanmış olması bölgede tarım dışında hayvancılığın da yer edinmiş olduğunu göstermektedir. İlk Çağ'da Mısırlılar, Nil'in taşma dönemlerini hesaplamış ve ürünlerinin zarar görmemesi için çeşitli matematik işlemleri ve geometrik hesaplamalara başvurmuşlardır.

Antik Yunanistan ve Antik Roma dönemlerinde de tarımsal faaliyetler göze çarpmaktadır. Zeytin, pamuk, mısır gibi Akdeniz bitkilerini yetiştiren Yunanlılar, buna karşılık ülkenin dağlık olması, tarım topraklarının azlığı sebebiyle tarımda çok ileri gidememişlerdir. Romalılar ise tahıl ürünleriyle ticaret yapmaya başlamışlardır.

Ticaret

Ticaret malların/ürünlerin üretim sürecinden tüketimine kadar geçen zamanda, ekonomik değer taşıyan başka nesneler ile değiştirilmesi, alınıp satılmasıdır. Ticaretin insanlık tarihindeki ilk şekli takastır. 500.000 yıl önceye kadar tarihlenen bazı kalıntılarda insanların yemek, araç-gereç takası yapmış olabileceği tahmin edilmektedir. İlkel insanların ihtiyaçları için takas yapması yerleşik hayata geçene kadar belirgin değildir. Neolitik Çağ'da(MÖ 8000-3000) inek, koyun gibi hayvanlar diğer mallarla veya tarım toplumları için ihtiyaç fazlası ürünler başka ürünlerle takas amacıyla kullanılmıştır.

MÖ 3000 ile MÖ 1000 arasındaki Bronz Çağı (Tunç Devri)'nın, başında Sümer ve Babil şehir devletleri göze çarpar. Bugünkü Irakla verimli topraklar binlerce kişiyi besleyecek tahıl ve bitki yetiştirilmesini sağlarken, belli ölçeklere ayrılmış arpa ve buğday, takas aracı olarak kullanılmaya başlanmıştır. İlk faiz ve kredi işlemleri de Ortadoğu'daki bu devletler sırasında oluşmuştur.

Yazının keşfi, MÖ 3500 sıralarında Sümerler tarafından gerçekleştirilmiştir. Yazının keşfi; ticaretin yürütülmesinde, ticaretin kolaylaşmasında ve yaygınlaşmasında büyük fayda sağlamıştır. Taşımacılığın ve iletişimin de gelişmesi ile birlikte ticari faaliyetler bugünkü halini almıştır.

Lidyalılar, Milattan önce 700'lerde Batı Anadolu'dan başlayarak Anadolu'nun içlerine doğru yayılmışlardır. Altın gibi nadir bulunan madenlerin preslenip takas aracı olarak kullanılması ilk olarak bu dönemde görülmüştür. Lidya kralı Giges, devletin sınırlarını genişletmiş, doğu sınırlarını Kızılırmak'a kadar uzatmıştır. Asurlularla yakınlaşan Lidyalılar, Kral Ticaret Yolu'nu Asurluların başkenti Ninova'ya kadar uzatmışlardır.

Bilgi: Para kullanımına dair Sümerler ve Mısır'da bazı izler görüldüğü iddia edilse de ilk paranın Lidyalılar tarafından kullanıldığı görülmektedir. Lidyalıların parayı icadından önce bazı devletlerde görülen, resmi makamlarca onaylanmış gümüş veya belirli ölçekteki arpa gibi tahılların para gibi bir değişim aracı olarak kullanılması ilk parasal öğelere ömek verilebilir.

Herodot, Lidyalıların gümüş ve altın madeninden üretilmiş parayı ilk defa kullandığını yazmaktadır. Başka bir deyişle Lidyalılar, değişim aracı olarak belli maddelerin veya ürünlerin kullanımı dışında altın ve gümüş gibi değerli madenleri tercih eden ilk uygarlıktır. Lidyalılardan sonra Büyük İskender döneminde Makedonyalılar çok uluslu ticareti sürdürmüşlerdir. Hindistan'dan Makedonya'ya yayılan bir sentez uygarlık oluşturan Büyük İskender aynı zamanda büyük bir alışveriş ağını da meydana getirmiştir. 8. yüzyılda Yunan uygarlığı içinde yaşayan Hesiodos ülkede uygulanan ekonomik faaliyetlerden bahseden ilk edebiyatçıdır. Aristoteles ve Ksenefon da ekonomik tezler ortaya atan ilk kişilerdir.

Romalılar ise bin yıllık bir imparatorluk kurmuşlar ve dünya tarihini birçok alanda etkilemişlerdir. Asya, Avrupa ve Afrika'nın önemli bir bölümüyle Roma İmparatorluğu arasında çok yoğun bir ticaret yapılmıştır. Roma İmparatorluğu aradaki tüccarları kaldırıp ipeği ucuzlatmak için sınırlarını Irak'a kadar genişletmiş ve böylece Çin'den gelen İpek Yolu ve ipek ticaretinin bir bölümü Roma hakimiyetine girmiştir. İlk Çağ'da Asya içlerine kadar uzanan karayolları (Kral Yolu, İpek Yolu, Baharat Yolu )ticaret faaliyetlerin yoğunlaştığı alanlardır.

Deniz ticareti ise İlk Çağ`ın en zengin ve ileri medeniyetlerinin ortaya çıkmasında etkili olmuştur. Özellikle denizcilik faaliyetlerinin ilk olarak geliştiği Akdeniz çevresinde ekonomik faaliyetler ileri seviyede yaşanmıştır. Akdeniz ikliminin hakim olduğu bölgelerde verimli topraklarda üretilen ürünler, Akdeniz çevresindeki devletlerin önemli bir geçim kaynağı olmuştur. Fenikeliler, Yunanlılar, İyonyalılar tarafından yürütülen deniz ticareti, İlk Çağ'ın sonlarında Roma İmparatorluğu'nun Akdeniz çevresine hakim olmasıyla Roma İmparatorluğu tarafından sürdürülmüştür.

İlk Çağ'da deniz ticaretine bağlı olarak gelişen bir diğer ekonomik durum ise koloniciliktir. sömürgecilik, müstemlekecilik veya kolonyalizm olarak da tanımlanabilecek olan kolonicilik, genellikle bir devletin başka ulusları, devletleri, toplulukları, siyasal ve ekonomik egemenliği altına alarak yayılmasıdır. Sömürgeciler genellikle sömürdükleri bölgelerin kaynaklarına veya pazarlarına el koymuşlardır. İlk Çağ'ın zengin kolonici devletleri, denizcilikte de gelişmiş olan Fenikeliler, Yunanlılar ve İyonyalılardır.

Not: Kolonicilik ve deniz ticareti bu devletlerin ekonomik yönden gelişmelerini ve zenginleşmelerini sağladığı gibi, bu toplulukların farklı kültürlerle karşılaşmalarını ve kültürel yönden de İlk Çağ'ın en ileri medeniyetlerini oluşturmalarını sağlamıştır.

Tarih Boyunca Toplumların Hayat Tarzları

Türklerin Orta Asya'dan Göçleri


Liselere Giriş Sınavı (LGS)
5 Haziran 2022 Pazar

Temel Yeterlilik Sınavı (TYT)
18 Haziran 2022 Cumartesi

Alan Yeterlilik Sınavı (AYT)
19 Haziran 2022 Pazar