Soru: Yabancı dilde yazılmış bir şiiri Türkçeye çevirmek isteyen kimsenin her şeyden önce, o şiiri yazan şairle uzun zaman düşmüş kalkmış olması, onun o şiiri yazarken içinde bulunduğu havayı yaşamış olması gerekir. Başka deyişle bir şiir çevirisi şairle çevirmenin aynı duygu ve düşünceleri paylaşmasını gerektirir. Çevirmenin, pek tanımadığı, kendinden ayrı sanat iklimlerinde yaşayan şairlerden şiirler çevirmeye kalkışması da onları nesre düşürmekten başka sonuç vermez. Sonuçta, olan da şiire olur.
Bu parçadan şair ve çevirmenle ilgili aşağıdakilerden hangisi gıjgaulamaz?
A) Çeviride başarı, çevirmenle şair arasında sıkı bir bağ olmasına bağlıdır.
B) Çevirmenin iyi tanımadığı şairlerden çeviri yapması, şiiri nesre çevirmek olur.
C) Çevirisi başarıyla yapılamayan şiir, değerini yitirir.
D) Bir şiiri çevirmek, onu yeniden yazmak demektir.
E) Kendisinden farklı düşünen şairlerden çeviri yapması, çevirmenin işini zorlaştırır.

Soru: Hiç sanmıyorum. Çünkü öykü, romandan çok şiire, oyuna, denemeye yakın “melez” bir tür. Nerden, nasıl yola çıkarsanız çıkın, temalar ne olursa olsun, öyküden farklı bir yapısı var romanın. Öykü, romana geçilecek yazınsal bir tür değil. Bu yapıtımda bana kendini duyuran temalar beni roman yazmaya mecbur etti sadece, hepsi bu. Gözlemlediğim karmaşık olaylar, bir ya da birkaç öykü yazarak kurtulacağım şeyler değildi. Ben de öykü yerine roman yazdım. Yani öyküden romana atlayış söz konusu değil.
Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine cevap olarak söylenmiştir?
A) Öyküye romanın kısaltılmış biçimi olarak bakılabilir mi?
B) Son yapıtınızda öyküden romana geçiş yaptığınız söylenebilir mi?
C) Öykü ile roman arasındaki ayrım kesin çizgilerle be-irlenmiş midir?
D) Öyküye özgü kuralların roman için geçerli olmadığı söylenebilir mi?
E) Öykü ile romanın diğer edebî türlerle kesişen özellikleri var mıdır?

Soru: Kimileri Ataç’ı deneme yazarı olarak kabul ediyor. Denemelerinin konusunu edebiyat dünyasındaki gelişmelerin oluşturduğunu, denemelerinde yalın bir Türkçe kullandığını söylüyorlar. Bunlar tamamen doğrudur. Ancak bu kişiler Ataç’ın eleştirmenliğini göz ardı ediyor. Çünkü Ataç, denemeciliğinin yanında gerçek bir eleştirmendir. Eleştirirken dostluk ilişkilerini dikkate almayan ender eleştirmenlerimizden biridir.
Bu parçanın yazarı, aşağıdakilerin hangisinden yakınmaktadır?
A) Ataç’ın değerinin bilinmemesinden
B) Eleştirmenlerin Ataç’a haksızlık yapmasından
C) Bazılarının, Ataç’ın eleştirmenliğini dikkate almamasından
D) Ataç’ın, eserlerini toplumsal bir bakış açısıyla yazmamasından
E) Ataç’ın eleştiri türündeki eserlerine gereken ilginin gösterilmemesinden

Soru: Tatilden ne anladığımı soruyor çokları. Hemen söyleyeyim: Öncelikle sessizlik, dinginlik. Doğayla özgürce bütünlük kurma ve çalışma hayatının insanı törpüleyen hızı dışına çıkarak kendimizle baş başa kalabilme ihtiyacı. Hayatlarımıza zorla dâhil edilmiş bütün fazlalıklardan arınıp insana yetecek nesnelerle ve en doğal yiyeceklerle yetinme yavaşlığı. Yüzmek, spor yapmak, tembellik hakkımızı kullanmak, okumak ve düşünmektir bence tatil…
Bu parçanın yazarı aşağıdakilerin hangisinden söz etmektedir?
A) “Tatil” kelimesinin kendisinde neler çağrıştırdığından
B) İnsanların, doğayla bütünleşmesinde tatilin önemli rol oynadığından
C) Her insanın tatil yapmaya ihtiyacı olduğundan
D) Tatilde sadece dinlenmenin yanlış olduğundan
E) İnsanların, tatil sayesinde stresten uzaklaşabildiğinden

Soru: Bu parçada Abdülcanbaz adlı çizgi roman kahramanıyla ilgili olarak asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Dünya çapında bir üne sahip olduğu
B) Olayın niteliğine göre kılıktan kılığa girdiği
C) Kendi adının, kahramanı olduğu romanların önüne geçtiği
D) Türk halkı tarafından en çok sevilen roman kahramanı olduğu
E) Maceralarında kendisine destek olan çok sayıda yan kahramanın olduğu


Liselere Giriş Sınavı (LGS)
5 Haziran 2022 Pazar

Temel Yeterlilik Sınavı (TYT)
18 Haziran 2022 Cumartesi

Alan Yeterlilik Sınavı (AYT)
19 Haziran 2022 Pazar